MUTLULUĞUN PERDE ARKASI

Başak Öztekin

Teknoloji, hızına yetişemediğimiz bizi bir şekilde içine çeken ve başımızı döndüren büyülü bir dünya… Bugün, gelişen bu teknolojiyle hayatımıza giren birçok farklı uygulamada yaşamımızın neredeyse her anını paylaşabiliyoruz. Bu paylaşımların çoğunluğu ise aynı. Gülen ve güzel yüzler her yerdeler. Herkes çok iyi ve çok mutlu. Peki, sürekli paylaşılan bu mutlulukların ne kadarı gerçek? 
Belki hepsi sahte diyemem ama bence birçoğu sahte. Benim için mutluluk; içimde bir heyecan yaratan, bana iyi hissettiren ve huzur veren anlarda gizlidir. O an gerçekten mutlu olan ve bu duyguları yaşayan bir insanın aklına hemen bir paylaşım yapmak nasıl gelebilir ki? 
Elbette güzel bir gün geçirmiş olabilir ve o güzel günü hep hatırlamak için bir hatıra fotoğrafı bırakabiliriz. Eşsiz bir manzaraya şahit olup o anı başkalarının da görmesi için bir fotoğraf çekebiliriz. Beğenilen bir kitabı paylaşarak başkalarını da okumaya teşvik edebiliriz. Bir müzik çalar, bize keyifli hissettirir ve bu müziği başkaları da duysun isteyebiliriz. Tabii ki bunlar bulunduğumuz teknoloji dünyası içinde gayet doğal sayılabilecek durumlar. Belki hemen o an olmasa bile sonradan bu güzel anlar paylaşılabilir. Çünkü o an gerçekte paylaşım yapmaktan çok daha önemli şeyler vardır. İçinde bulunduğun anın tadını çıkarmak ve yaşadığın o anların gerçekliğini hissedebilmek gibi.
 Hemen bulunulan an içinde yapılmış paylaşımlarda ise gösterilmek istenen şey bence bunlardan çok daha fazlası. Bunu kendimce insanların sürekli kendi hayatını başkalarına gösterme ve mutluluğunu kanıtlama çabası olarak değerlendirebilirim. Hatta bu durum bazı kişilerde artık o kadar ileri seviyeye ulaşıyor ki kişi yaşadıklarından ya da gördüklerinden değil de başkalarının onu görmesinden mutluluk duyar hale geliyorlar. Sürekli paylaşım yapma konumunda olmak kadar kötü olan bir diğer durum da bu paylaşımların sürekli takibini yapma konumunda olmaktır. Böyle bir durumda da ne yazık ki kişi sürekli kendi yaşamındaki eksiklikleri sorgulamaya ve mutluluğun anlamını sosyal medyada aramaya yöneliyor. Oysaki gerçek bize yansıyan ekrandan çok daha farklı ve muhtemelen bizler paylaşılan bu mutlulukların perde arkasını hiçbir zaman göremeyeceğiz.
İşte bu yüzden keşke tüm bunların farkına varıp mutluluğu sosyal medyada aramayı bırakabilsek ve en önemlisi kendimizi başkalarına değil de gerçekten kendimize kanıtlayabilsek. Belki o zaman gerçek mutluluğun ne demek olduğunu anlayabilirdik.